22 Ocak 2007

hepimiz hrant dink....miyiz?!

HEPİMİZ HRANT DİNK’İZ!.. Bu gece (19 Ocak 2007) Taksim’den Osmanbey’e yürüyen binlerce kişi böyle bağırdık. Doğru mu bu, yarın heyecanımız dinip gündelik yaşamımıza dönmeyecek miyiz? Bu sloganı kuru bir söz olmaktan çıkarıp gerçekten Hrant Dink olabilir miyiz? EVET, NEDEN OLMASIN? Hrant, ünlü 301. maddenin ilk “kesinleşmiş” kurbanıydı. Bu maddeden yargılanan, hatta ceza alan ilk o değildi. Ama aldığı ceza Yargıtay’ca onaylanıp kesinleşen ilk kişi o oldu. Az önce “Habertürk” kanalında Av. Kemal Kerinçsiz şöyle diyordu: “Ölünün arkasından konuşmak hoş değil ama “Vatan haini”ydi. Vatan hainliği yargı kararıyla kesinleşmiş bir kişidir.” Yalan mı? Başsavcının aklanma istemine rağmen Yargıtay bu kararı vermedi mi? Haydi gelin, hepimiz gerçekten Hrant Dink olalım ve bu kararı işlemez hale getirelim. HRANT DİNK’İN SUÇ(!?)UNA KATILABİLİRİZ! Bu işi 20 kişi zaten başlatmıştı. (Adları ve yaptıkları iş hakkında bilgi aşağıda) Siz de katılın, 20 kişi 200 kişi olsun, 2000 kişi, 20.000 kişi olsun. Olmaz mı diyorsunuz? 77.663 kişi oldu da 20.000 olmaz mı? (Ayrıntılar aşağıda) NASIL? Onun suç sayılan sözlerinin altına imzamızı atarak ve kendimizi savcıya ihbar ederek. Suç denen bir şeyi herkes birden yaparsa,artık o suç olmaktan çıkar. 301ci madde HİÇBİR GEREĞİ OLMAYAN bir maddedir. Yaradığı tek iş “ifade özgürlüğü”nü yoketmek ve demokrasi yolunu tıkamaktır. Düzletmekle düzelecek hiç bir yanı, düzeltmeye çabalamanın da anlamı yoktur. Yapılacak tek şey -kardeşleri 299., 300. ve 305. maddelerle birlikte- kaldırıp atmaktır. BUNU HEP BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ. Aynı şeyleri döne döne konuşmaktan siz de bıkıp yorulduysanız, gelin, katılın... 28 Mart 2006 tarihinde yeni TCK için sivil itaatsizliğe başlayan 20 kişi şunlardı: Abdurrahman Dilipak (Gazeteci, yazar)Cevat Özkaya (Mazlumder Gen. Bşk.) Doğan Özgüden (Gazeteci) Ece Temelkuran (Gazeteci) Fikret Başkaya (Doç. Dr., Özgür Üniversite) Gülden Sönmez (Av., İnsan Hakları savunucusu) Kazım Genç (Av., Pir Sultan Abdal Der. Bşk.) Mahir Günşiray (Oyuncu, rejisör) Mehmet Bekaroğlu (Prof. Dr., Psikiyatrist) Mustafa Sütlaş (Hasta Hakları Aktivisti) Noyan Özkan (Av., İzmir Barosu eski Bşk.) Oya Baydar (Sosyolog, yazar) Perihan Mağden (Gazeteci, yazar) Pınar Selek (Sosyolog, yazar, gazeteci) Ragıp Zarakolu (Yazar, yayıncı, gazeteci) Sema Kaygusuz (Yazar) Şanar Yurdatapan (Müzisyen) Şeyhmus Diken (Yazar) Tolga Yarman (Prof. Dr., Atom Mühendisi) Yusuf Alataş (Av. İHD Gen. Bşk.) Daha geniş bilgi: Tam metne ulaşmak için: www.antenna-tr.org/imza/imzametni.asp Katılmak için: www.antenna-tr.org/imza/join.asp Genel bilgiler: www.antenna-tr.org/imza/index.asp?lgg=tr ve www.antenna-tr.org 77.663 kişilik katılım hakkında: www.antenna-tr.org/kitap_devam.asp?feox=13&lgg=tr

21 Ocak 2007

aica türkiye/ uluslararası sanat eleştirmenleri derneği türkiye şubesi açıklaması hırant dink'in anısı önünde saygıyla eğiliyor, ailesine ve agos gazetesine başsağlığı diliyoruz. onun agos gazetesi önünde yüzüstü – topluma sırtını dönmüş olarak- uzanan cansız gövdesinin görüntüsü, onun gibi suikaste kurban gidenlerle çok kalabalık olan ortak belleğimizdeki yerini aldı. “öncü” ve "özgür" bireyin öldürülerek “yok edilmesi” ilkelliği her anlamda, hiçbir engel tanımadan sürdürülüyor. hrant dink'i de yeterince savunamadık ve koruyamadık. utanıyoruz, acılıyız ve kızgınız. uygar ve demokratik araçlar olan kurumlarımızı ve sivil örgütlerimizi yönlendirip, gereken etkinlikleri düzenleyip tetiği çekenlerin arkasındaki faşist yapıya \nartık son verelim. \nhrant \ndink'e ve geçmişte kurban verdiğimiz yüzlerce aydın ve özverili insana \nbunu borçluyuz. \nonlar \nbizim için öldüler.\nberal madra\naica türkiye \nbaşkanı\n\n",0] ); D(["ce"]); //--> tetiği çekenlerin arkasındaki faşist yapıya artık son verelim. hrant dink'e ve geçmişte kurban verdiğimiz yüzlerce aydın ve özverili insana bunu borçluyuz. onlar bizim için öldüler. beral madra aica türkiye başkanı

cagdas sanatta mesenlik atolyesi

2010: AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ "İSTANBUL" Düşünce Üretme ve Tartışma Toplantıları Dizisi AICA Türkiye ve IFEA İşbirliği 2007–2010 2010 yılı, İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti seçilmesi epistemolojik bir dönüm noktasını ifade etmektedir. İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olması için gereken koşullar nelerdir ve hangi kıstaslar doğrultusunda İstanbul bu seçime değer görülmüştür? İstanbul gerçekte bu işlevi ve sorumluluğu üstlenmeye ne kadar hazırlıklıdır? Dünyanın en eski yerleşimlerinden olan İstanbul, siyasi tarihi boyunca Roma İmparatorluğu’nun, Doğu Roma ya da Bizans İmparatorluğu’nun ve Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi merkezi olmuştur. Cumhuriyet döneminde siyasi merkez Ankara’ya taşındıysa da İstanbul, gerek coğrafi sınırları gerekse kültürel geçmişinden ötürü kültür merkezi olma konumunu sürdürmüştür. Siyasal alanda kuramsal olarak “çevre”, gerçek olarak “merkez” olan bir kenttir, İstanbul “merkez” konumunu değişerek ve dönüşerek bin beş yüz yılı aşkın bir süredir korumaktadır. Kırsal nüfus için bir cazibe merkezi haline gelen İstanbul, giderek önlenmesi, kavranması olanaksızlaşan bir değişim yaşamaktadır. Eskisinden ayrılan, onunla çelişen, eskisinden neredeyse bağımsız bir tanım kazanan yeni bir İstanbul, bir dev şehir ve çelişkili gibi görünmekle birlikte eski dinamiklerini de içinde barındıran, yeni ve eskinin iç içe geçtiği bir İstanbul’dur söz konusu olan. Kültür Başkenti İstanbul’un giderek bir eğlence merkezine dönüşmesi, Gösteri Toplumu’nun, deyiş yerindeyse vitrini olması da göz ardı edilmemesi gereken konular arasında. Guy Debord, Gösteri Toplumu (1967) adlı kitabında adeta günümüz İstanbul’unu tanımlıyordu: “Modern üretim koşullarının hâkim olduğu toplumların tüm yaşamı devasa bir gösteri birikimi olarak görünür.” Şu anda bu birikimini sergilemekte olan İstanbul’u neler bekliyor? Sergilenen bu birikimin ona katkıları ve ondan aldıkları nelerdir? Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme sürecinde İstanbul’da yaşanan sosyolojik, kültürel, vb. dönüşümler bir merkezin ana merkeze kabul edilmesine ilişkin bir çaba olarak da değerlendirilebilir. 2010 Avrupa Kültür Başkenti olarak İstanbul’un, cazibesiyle birlikte değişimi ve sorunları da artacaktır. AICA TR ve IFEA işbirliğiyle gerçekleşecek olan bu tartışma ve düşünce üretme toplantıları dizisi, yukarıda kısaca özetlenen sorular üzerine odaklanarak İstanbul’un tarihi geçmişini, kentsel dönüşümünü, “merkez” konumunu, kültürel ve sanatsal konumunu tartışmaya açmayı planlamaktadır. Bu bağlamda gerçekleştirilecek olan ilk toplantı, “Çağdaş Sanatta Mesenlik” konusunu İstanbul örneği bağlamında tartışmayı hedeflemektedir. Mesenliğin kökeninin galericiliğin ilk örneklerine uzanıp uzanamayacağı, kurumlar, sanat çevresi ve izleyicisini kuşatan bir üçgende küratörün rolünün ne olduğu, İstanbul’daki değişimle ilişkili olarak sponsorluk sisteminde nasıl bir dönüşümün yaşandığı ve basının sponsorluk sistemiyle olan zorunlu/gönüllü ilişkilerinin ne olduğu “Çağdaş Sanatta Mesenlik” konulu ilk toplantıda tartışmaya açılacaktır. “Müzecilik-Koleksiyonculuk” olarak belirlenen ikinci toplantı ise, mesenlik sistemiyle doğrudan bağlantılı bir konuya müzecilik ve koleksiyonculuk arasındaki ilişkiye odaklanmayı hedeflemektedir. Bu tartışmanın “Çağdaş Sanatta Mesenlik” konulu ilk toplantıyla bağlantılı olabilmesi açısından sponsorlardan ve yerel yönetimlerden temsilcilerin de bu atölyeye davet edilmesi hedeflenmektedir. İstanbul, bilindiği gibi bir bienal merkezi olduğu gibi aynı zamanda İstanbul bienalinin konusudur da. Türkiye’de bienal, bir “siyasi merkez” olan Ankara’da başladıysa da, Ankara Bienali 1986–1992 yılları arasında sadece dört kez düzenlendikten sonra sona ermiştir. İlki 1987 yılında başlayan İstanbul Bienali ise sürekliliğini koruduğu için “siyasi merkez” ve “kültürel merkez” arasındaki gerilimi de gündeme getirmiştir. “2010: Avrupa Kültür Başkenti İstanbul” ana başlıklı toplantı dizisinde “İstanbul Bienalleri”ni konu edinen üçüncü toplantı, konuşmacıları ve dinleyicileri “merkez”-“çevre” ikilemi, İstanbul’un çok kez bienal teması olarak tercih edilmesi ve yine bu bağlamda “Doğu-Batı” sorununu yeniden düşünmeye ve irdelemeye davet edecektir. “2010: Avrupa Kültür Başkenti İstanbul” konulu toplantı dizisinin üzerinde duracağı bir diğer konu, “İstanbul’da Kentsel Dönüşüm/Kamusal Alanın Yeniden Tanımlanması” olacak ve bu bağlamda, kamusal alanın tanımındaki dönüşüm, bu dönüşümün sanata yansımaları, mutenalaştırma ya da soylulaştırma olarak dilimize tercüme dilen gentrification’ın kent yaşamına yansımaları tartışılacaktır. “Sanatın İçeriğindeki Dönüşüm” başlıklı bir diğer toplantıda, günümüz Türkiye’sindeki kültür-sanat ortamının karşı karşıya olduğu sorular/sorunlar ile bunların sanatın içeriğine yansımaları incelenecektir. Türkiye ile benzer siyasal arka plana sahip olan ülkelerden davet edilecek olan katılımcılarla (Balkan ülkeleri, Kafkasya gibi) birlikte sanatın içeriğini belirleyen kıstasların neler olduğu somut örnekler üzerinden tartışmaya açılacaktır. “Sanatın İçeriğindeki Dönüşüm” başlıklı toplantıyı, “Gender Studies” başlıklı bir toplantı izleyecektir. Özellikle 1990’ların ortalarından itibaren tartışmaya açılan kimlik sorununun bir parçası olan ve minör bir problem olarak görülen “cinsel kimlik” tartışmalarının sanata yansımaları, konunun Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’dan davet edilecek uzmanları ile Türkiye’de bu konu üzerinde yoğunlaşan akademisyenlerin, sanatçıların katılımları ile tartışmaya açılacaktır. “2010: Avrupa Kültür Başkenti İstanbul” ana başlıklı toplantı dizisinin odak noktası olacak olan son konu, “Sanatın Kitle Kültürü ile Buluşması” olacak; bu bağlamda sanatçılar, küratörler, sanata destek veren, kâr amacı güden ya da gütmeyen kurumlardan temsilciler ile sanatın tüketicisi olarak tanımlanabilecek olan izleyici, eleştirmen, basın üçgeninin buluşma/ayrışma noktaları tartışmaya açılacaktır. Burcu Pelvanoğlu, Aralık 2006 Yapım ve Yönetim: AICA TR ve IFEA Genel Koordinasyon ve Konsept: Burcu Pelvanoğlu Basın ve Halkla İlişkiler: Evrim Altuğ Danışmanlar: Ali Akay, Marcus Graf, Beral Madra, Alexandre Toumarkine YER: Istanbul Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü / Georges- Dumézil (IFEA), Nuru Ziya Sok. 10, Fransız Sarayı, 34433 Beyoğlu/İstanbul LCV: burcu.pelvanoglu@gmail.com I.WORKSHOP: “ÇAĞDAŞ SANATTA MESENLİK” 24 OCAK 2007 09.30-10.00: Açılış Konuşmaları 09.30-09.45- Alexandre Toumarkine (IFEA) 09.45-10.00- Beral Madra (AICA TR) 10.00-10.15- Kahve Molası I.OTURUM: SPONSORLUK/MÜZECİLİK KAVRAM ARAŞTIRMASI OTURUM BAŞKANI: Prof. Dr. Zeynep İnankur (Aica Türkiye, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) 10.15-10.45- Güven Turan (Yapı Kredi Yayınları): Medici'ler sponsor muydu? Tarih Perspektifinden Bir Kavram Araştırması 10.45-11.15- Prof. Dr. Edhem Eldem (Boğaziçi Üniversitesi): Ottoman and Turkish Museology: A Critical Overview 11.15-11.45- Prof. Dr. Nora Şeni (Paris VIII Üniversitesi Fransız Şehircilik Enstitüsü): 19. Yüzyılda Paris’te Müzelerin Kuruluşu ve Bağış Politikaları 11.45-14.00- Tartışma ve Öğle Yemeği II. OTURUM: KURUMLAR/FONLAR OTURUM BAŞKANI: Beral Madra (Aica Türkiye) 14.00-14.30- Ramon Tio Bellido (Aica Fransa): The Presence of Governemental Grants in Western Europe, or how to deal the Gap between Public and Private Funding 14.30-15.00- Marcus Graf (Aica Türkiye, Yeditepe Üniversitesi): Collaboration or Confrontation? About the Role of the Curator within the Cultural Triangle Consisting of Art Scene, Various Institutions and the General Public 15.00-15.15- Kahve Molası III. OTURUM: SPONSORLUK/MESENLİK:DÖNÜŞÜMLER OTURUM BAŞKANI: Haşim Nur Gürel (Aica Türkiye) 15.15- 15.45- Prof. Dr. Ali Akay (Aica Türkiye, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi): İstanbul’da Değişim ve Sponsorluk Sistemindeki Dönüşüm 15.45- 16.15- Dr. Zeki Coşkun (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi): Zorunlu/Gönüllü Mesenlik: Basın ve Sanat İlişkisi 16.15-16.30- Kahve Molası 16.30-18.30- Panel